Nerden başlamalı?
Ekonomiden başlayalım, ekonomi tek kelime ile çok kötü ve pahalılık başını almış gidiyor. Biz dört haftayı nasıl geçireceğimizi düşünürken orada yaşayanların nasıl yaşadığını doğrusu merak etmiyor değilim. Orada üretilen birkaç ürün dışında herşey Avrupa dan pahalı. Bir kuzunun fiyatı 200 euro! Gerisini siz hesaplayın.
Köyler boşalmış! Beşışıklı Köyü (Canbeg) ne gittim. Yaklaşık 100 hanenin bulunduğu köyde iki aile vardı. Biri yazın köye gelen diğeri de köyün muhtarı idi…Diğer köyler de Beşışıklı dan farksız değil, yazın biraz hareketlenme olsa da kışın hepsi boş. Bu durumun daha da artacağını da ilave etmek gerekir.
AKP iktidarı halkı tamamen sindirmiş, kimse yüksek sesle konuşamıyor ve demokratik kesimler hemen hemen tamamı ile sindirilmiş. Ama gizli bir öfkede de doğurmuş, nezaman patlayacağı belli değil. Bu durum bana daha önce İran a yaptığım seyehati hatırlattı. Orada halk alçak sesle ülke yönetiminden bahsetmeden önce etrafına bakıp kimsenin olup olmadığını kontrol ederdi. Şimdi ülkede aynı durumu yaşıyoruz. Halk, birbirinden abartılı bir şekilde şüphe eder duruma getirilmiş. Şüphesiz bunun mutlaka aşılması ve kırılması gerekiryor. Bunun için de PKAN ve HDP ye önemli görevler düşüyor. Tek yolu da demokratik ve kültürel eylemler düzenlemek.
Bu sene, bölgenin merkezi konumundaki Yeniceobaya ve oraya gelen halka bilerek bir işkence yaşatıldı! Yeniceobanın ortasından geçen iki yönlü yolun asfaltı “yol yapımı” gerekçesi ile kaldırılarak gelenlere ve yaşayanlara “toz”ile büyük bir işkence yaşatıldı. Çevrede bölgelerdeki halkın “oyunuzu verseydiniz öyle olmazdı!” şeklindeki sözleri de devletin dolaylı olarak halka ceza verdiğini kanıtlıyor. Tabiki bu onarım işi erken veya geç olabilirdi; ayrıca yerel seçimler öncesi bir “yola getirme” taktiği olrak da okunabilinir.
Omeramıza yeni bir cami yapılmış. Gençlerin şöyle dediğini duydum: “Cami mi disko mu belli değil!” yakınına gitmediğim için birşey diyemem. Omeralı bakanımız da ırkçı marşlar eşliğinde açılışını yapmış diye duydum. Bakandan bahsederken şunuda belirtmek isterim. Sağlık bakanın Omeradan olmasına sevindim! Nedeni ise şu: Herşeye rağmen bizden biri bakan olmuş buna halk adına sevindim. Çünkü diğer şahıslar bakan olurken memleketlerine illa fazladan bir hizmet yapar. Bunu herkes bilir ve TC işler maalesef böyle yürüyor. Daha önce Adalet Partili milletvekilleri Cihanbeyliye (Yeniceoba) yapılması gereken şeker pancarı fabrikasını Ilgına taşımıştı… Bakan hemşehrimizden, hemşehrilerimizin de bazı istekleri olmalı. Bence ilk olarak Omaraya tam teşekkülü bir hastahanenin yapılması gerekir. Cihanbeyli artık yetersiz kalıyor. İkincisi de, büyük bir ihtiyaç olan bir Bakım Evinin Yeniceoba da yapılması şart. Yaşlılarımız duvar dibinde ölümü bekliyor. Bunları kesinlikle istemek lazım. Bunları yapmayan bir bakanın ve AKP nin bir daha Omera ve bölgeye uğramaması gerekir. Halkımızın bu konuda ısrarcı, uyanık ve diretken olması gerekir.
Yoksa AKP zihniyeti kendi istediklerini halkın burnunun dibine bir günde dikebiliyorlar. Bunun en bariz örneği Yeniceoba. Yeniceoba da kadınlar için “Sohbet Evi” erkekler için de “Dinlenme veya Kahve” binası dikmişler. Çok modern binalar! Kadınlar için olanı eski hamamın yeri yani kasabanın merkezi. Hesap basit: Önceleri yumuşak söylemler, seminer ve çay partileri ile kadınlar oraya çekilecek sonra da yavaş yavaş beyinleri yıkanacak…Erkek evi de bundan farksız olmayacak. Bunun için halkımızın dikkatli ve uyanık olması gerekir! Bu evle rprotesto edilmeli. Hemen hemen bütün köylerde yaygın olan bir diğer uygulama da çocukların imama gönderilmesi. Şimdiden yeni DAİŞ ciler yetiştiriliyor.
Gençlerimiz, Kulu da, arkasında şöyle bir yazı olan taksi görmüşler; türkçe: “ Kürtler kanser gibidir, ufak iken kesilmez ise bütün vucuda yayılır!” Evet tam böyle… Buna ne demeli? Bunun yanıtını AKP-MHP ye oy veren Kürtlerin yanıtlaması gerekir. Ama şunu da sormadan edemiyorum: Bu devletin bir kanunu, yasası, polisi, idarecisi yokmu? Şunu da eklemek istiyorum: Ben Bulduk’luyum, köyümüz kurtuluş savaşı sırasında 60 hane ve tam 44 kişi savaşta şehit düşümüş! Dedem tam 7 sene askerlik yapmış. At dışkısı içindeki arpaları toplayarak karınlarını doyurmaya çalışmışlar… Diğer dedem, güney cephesindeki savaştan sonra, İngilizlere 7 sene esir düştü… Eve gelince annesi tanımadı. Ülkeyi kurtaran biz, kan döken biz ama hukuksuzluğa, haksızlığa, işkenceye maruz kalan biz; kanser ile eşdeğer tutlan biz! Bu hangi kitapta yazar? İşte bize biçilen kaftan bu! Birilerinin bu saaten sonra bu anlayışı savunacak yüzü artık olmamalı, olursa halkına karşı ihanet batağına batmış demektir.
2018.08.12