Serrûpel Nivîskar Müziği unuturalan halk/Şoreş Reşî

Müziği unuturalan halk/Şoreş Reşî

Belki çoğunuz şimdiye kadar Xalxal Kürtlerini de duymadınız, duyduysanız da nerede ve nasıl oldukları hakkında eminim bilginiz azdır. Bu sene onları görme şansım oldu. Gidip aralarında gezdim, yaşadım ve şimdi onlar üzerine bir kitap yazmaya çalışıyorum… Xalxal, İran’ın kuzeybatısına, Erdebil eyaletine bağlı; Urmiye, Erdebil ve Reşt arasında kalan küçük bir şehir. Şehrin nüfusu yaklaşık 50 bin, köyler ile beraber 70 bin cıvarında. Dağların arasında ve Erdebile 100 km uzaklıkta. Bölgede ulus olarak Türkler çoğunlukta. Kürtler ise şehrin kuzeyinde, dağ başlarında ve derin vadilerdeki köylere dağılmışlar. Daha doğrusu dağlık, kurak, az ot biten, taşlı ve unutulmuş bir yer. Diğer alanlarda olduğu gibi, kendilerini hiç bir zaman güvende hisetmeyen Kürtler, burada da dağa sığınmışlar.

Yaşlıların anlattıklarına göre ilk geldiklerinde bölgeye hakim olan bir Türk beyi onların yerleşmesini istemez. Bazı kayıtlarda bu şahıs ‘Acem Ağa’ lakabı ile geçer. Bir zorba olan Acem Ağa yüzünden Şii olamaya zorlandıkları söyleniyor ama ben buna fazla inanmıyorum. Çünkü bu Kürtler’in çoğunluğu İran’a gelmeden önce Kızılbaş idi. Ama bu ihmal de yok değil, araştırmak gerekir. Onların bu kıraç topraklara ve dağlara Acem Ağa’nın baskıları sonucu geldikleri tahmin edilebilinir.

Bu bölgede toplam 24 köyde yaşıyorlar, Erdebile yakın olan iki köy asimile olmuş. Diğerleri hala Kurmancî konuşuyor, bu yöredeki çoğunluğun şivesi Maraş Kürtçesi gibi. Adıyaman ve Malatya şivesine yakın olan bir Kürtçeyi de hissetmek mümkün.

Öne çıkan en önemli özellikleri arasında müziklerini unutmuş olmaları! Şuan 80 yaşında olanlar ile bu konuyu konuştum ama onlarında çocukluktan beri Kürt müziğini bilmediğini, çalmadığını öğrendim. Yani meselenin çok eskilere dayandığı, muhtemelen yerleştikleri dönemde Acem Ağa gibi bir zorbanın onların müziğini yasakladığını iddia edebiliriz. Yoksa insan ruhunun, gönlünün sözcüsü olan müzik kolay kolay ortadan kalkmaz. Müziğini kaybedenlerin yakın bir gelecekte ulusal kimliklerini de kaybetmeleri olası ve büyük bir ihtimalle Türkleşirler. Şimdilik günlük konuşmaları Kürtçe olan bu topluluğun Türkçe müzik çalması, okuması ve onunla oynamasının anahtarını hala çözmüş değilim. Bunun yanında Kürtçe tekerleme, şiir, beyt vs de yok. Son dönemde bazı aydınlar şiir yazıyor ama günlük müzik dili Türkçe ve enstrüman da bir Azeri sazı olan Qapuz.

Bu durumun bir benzerini de Gilan’daki Kürtler arasında gözlemledim, orada sadece kaval var, diğer enstrümanlar yok ve bilinmiyor.

Günümüzde Xalxal Kürtleri, çoğunluk olan Türkler tarafından büyük bir baskı altında tutuluyor. Çok katı Şia olan bölge Türkleri, söylendiği kadarı ile Farslar’dan çok zulüm görmüşler ama onlar da şimdi acısını Kürtlerin üzerinden çıkarıyor. Konuştuğum bir genç: “Biz ne zaman Kürtler için kültürel bir aktivite yapsak veya planlasak onlar tarafından engelleniyoruz. Özellikle de imamlara hakaret ediyorsunuz gibi yakıştırmalar ile Kürtlerin kültürel etkinliklerini sınırlamaya, baskı altına alarak yasaklamaya çalışıyorlar” dedi.

Buradaki soydaşlarımız sadece Türkler ile ilişkide, onlara el uzatmak fazla zor ve masraflı bir iş değil. En başta tatillerimizi orada geçirerek diğer Kürtler ile iletişimlerini sağlamalıyız. Alıp-vermeler insanlara çok şey kazandırır. Bölgelere birer saz, bir müzik hocası, fazla karışık olmayan bazı müzik CD göndermek; bazı müzik makamlarını öğretmek onları tekrar kazanmamızı sağlayabilir. İmkanı olanların oralara gitmesi, giderken de kitap, dergi, cd, kaset ve benzeri kültür araçlarını köylerde dağıtması önemlidir. Aksi halde her iki kesimide yakın bir gelecekte kaybedebileceğimizi söylemek mümkün.

Yazı daha önce Yeni Özgür Politika da yayınlandı.