Çobanlık mesleğini yapanlar bilirler, şafak sökmeden önce seher vakti dediğimiz zaman dilimi gecenin en karanlık zamanıdır. Zifiri karanlıkta göz gözü görmez ve hemen ardından şafak sökülür. Sökülen şafak ise yerini güneşin ilk ışıklarına bırakır. Yeni doğan güneş adeta doğaya, her türlü canlıya gülümser. Dahası gülümser gülümsemesine ama, ilk ısısı ancak yedi dakika sonra toprağa ulaşır.
Eğer o geceyi dışarıda geçirmiş birisiysen ya da çobanlık yapıyorsan, o şafak vaktini dört gözle beklersin. Hele daha tam güneş ışınları toprağa geçmemişse, sırtında keçe ve ağzında celatinli bafra sigarasıyla, serin havanın da verdiği iştahla ve hızlı hızlı ot yiyen koyunları seyredersin. O an için hayallere dalarsın. Daha yarım saat geçmeden, hava biraz ısınır ilk olarak keçeyi atarsın sırtından. Bir yarım saat sonra da ceketi atarsın sırtından. Artık ortalık iyice ısınmıştır, koyuverirsin kendini güneşin ısısına. Sıcak daha da artığı için koyunlar gölge ararlar, birbiri ardına sıraya girerler. Eve gitme vakti gelmiştir. Seni, melek yüzlü annen ellinde çaydanlıkla sofraya koyduğu kaymaklı yoğurt ile yolunu beklemektedir. İşte o melek yüzlü anneler, çoçuklarının çalışmadan döneceği saate kadar kendisine oturmayı adeta yasaklayarak beklerlerdi. Annenin gösterdiği aşırı ilgi ve hatta bazen de abartılmış ilgiyi severdin, hatta bazen şımarırdın çocuk olmadığın halde. Annedir o, koynuna alır başını ve daha bebekmişsin gibi okşardı. İşte o melek yüzlü annelerden bazıları ne yazık ki o güzel atlara binip gitmişlerdi, o seher vaktinde ihtiyacımızın en çok olduğu bir dönemde.
İşte, şu an içinde yaşadığımız politik ve de kaos ortamının en zifiri karanlık dediğimiz seher vakti dönemindeyiz. Ama aynı zamanda da şafağa yani aydınlığa en yakın olduğumuz dönemde olduğumuzu da unutmamalıyız. Sıcak ve güneşli günler bekliyor bizi. Anneleri hayatta olanlar, çocuklarının başını koynuna alacakları anı beklerlerken, annesi olmayanların da o eski günlerin hayallerine dalarak kendilerini avutabilirler. Zaten önemli olan bu gittikçe artan karanlığın aydınlığa ve güneşli günlere kavuşması değil miydi? Şu an zifiri bir karanlıktayız ama güneşin doğuşuna da en az zamanın kaldığı bir zamandayız. Biraz daha bekleyelim ve biliyoruz ki; bu seher vakti önce er geç bitecek yerini şafağa ve şafak da yerini güneşe bırakacaktır. Bundan kaçış olmayacaktır. Bu mutlaka gerçekleşecek ve de mutlaka başarılacaktır.