Devletin muazzam asimilasyon politikalarına karşı inatla ve kararlılıkla direnerek, dilini, kimliğini ve kültürünü koruyarak, kendisi kalmayı başaran biz Orta Anadolu Kürtleri‘bir halkın asimilasyonla yok edilemeyeceğinin ıspatı’yız.
Böylesi bir kültürel mirastan gelen hemşehrimiz, Leyla Güven, 7 Kasım 2018 tarihinde”20 yıldır bir adada ve 5 Nisan 1915 tarihindenberi de aĝır ve sürekli bir tecrid altında tutulan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması”talebiyle açlık grevine başladı”.
Leyla Güven’in bir maddelik talebi, ilk etapta siyasi bir liderle sınırlı bir talep olarak görülse de, aslındaTürkiye toplumunun 100 yıldır içinden çıkamadıĝı toplumsal, siyasal ekonomik çıkmazdan çıkmanın fırsatını sunuyor.
Türkiye Cumhuriyeti, kurulduĝu günden bu yana, bütün kaynaklarını, Kürtleri’görmemek’, ’yoksaymak’, ’gerektiĝinde fiziken yoketmek’, ya da ’asimile ederek yok etmek’ için kullanmıştır.En az 20 miyonluk bir nüfus demek olan Kürtlere bu politikaları uygulamak elebette nüfusun geri kalanı için de büyük bir bedel ödemek anlamına geliyor.
Bugün,
- Nüfusun yarısı, ya yoksulluk sınırının, ya da açlık sınırının altında bir gelirile geçinmek zorunda kalıyorsa,
- Asgari ücret dünyanın en düşük asgari ücretlerinden,ama cumhur başkanının maaşı dünyanın en yüksek devlet başkanı maaşlarından biriyse
- Hergün bir kadın sokaklarda, erkekler tarafından öldürülüyorsa,
- Eĝitim kalitesi OECD ülkeleriarasında, en alt sıralarda yer alıyorsa,
- Îş kazaları artık iş cinayetleri haline geldiyse,
- Barış isteyen akademisyen ve insanlar hapse atılıyorsa,
- Barış istemek artık suç işlemek anlamına geliyorsa,
- Iktidar, toplumu adeta iki düşman kutuba bölebiliyorsa,
- Kürtler, adeta her kötülüĝün sebebi olarak görülüyorlarsa,
Sebep, devletin Kürt karşıtı politikalarıdır.
Yukarıda sıraladıĝımız maddelerdeki maĝduriyetler ve adaletsizliklerin son bulması,devletin bu politikalardan vazgeçip 100 yıllık bu sorunu çözmesini gerektiriyor. Sorunun çözümünde, taraflarından birinin başmüzakerecisi, geçmişte olduĝu gibi, Abdullah Öcalan’dır.
Yani Leyla Güven’in tek talebi, Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümünün anahtarını sunuyor.
Bu nedenle, biz de PKAN olarak
- Umudun yok edildiği, çaresizliğin insanlara dayatılıp teslimiyetlerinin istenildiği bir ortamda, süreci doğru okuyup bedenini açlığa yatırarak insanlığı göreve çağıran hemşehrimiz, onurumuz, gururumuz Leyla Güven’in öncülüĝünde gelişerek yayılan tüm açlık grevlerindeki eylemcilerini selamlıyor talelerini destekliyoruz,
- PKAN olarak içinde yeraldıĝımız’Avrupa Tecrite Karşı Yaşam Platformu’nun düzenlediĝi 2 Mart Cumartesi günü saat 11.00’deKöln Ebertplatz’ta yapılacakAlmanya merkezi yürüyüş ve mitingine herkesi katılmaya, direnişe omuz vermeye çağırıyoruz.
- Yarın geç olmadan, başta Orta Anadolu Kürtleri olmak üzere tüm halkımızı, dostlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve vicdan sahibi herkesi,hemen harekete geçerek demokratik tepkisini göstermeye,açlık grevi direnişçilerinin sesine ses katmaya ve alanlara çaĝırıyoruz.
PKAN (Platforma Kurdên Anatoliya Navîn)