“Kürdistan Cumhuriyeti”nin kültüre katkısı” /Şoreş Reşî

 

İran’daki Rıza Şah rejimi halklar için baskıcı bir dönemdi ve Kürdistan’ın diğer parçalarında olduğu gibi doğu parçasında da açıktan siyasi çalışmalar yapılamıyordu. Bütün risklere rağmen Kürtler dr Zendi öncülüğünde, özgür bir Kurdistan’ın kurulmasını amaçlayan JEKAF (Kürt Yaşamı) adında gizli bir örgüt kurdu. Örgüte üye olmanın çok katı şartları vardı ki deşifre olmasın ve gizli çalışmalarını sürdürebilsin. Gizli nufüs alanı Pava, Kırmanşah ve güney Kürdistana kadar başarılı bir şekilde yayıldı. 1945 yılında Gazi Muhammed’in de bu örgüte katılımı ile Mukriyan (Urmiye ve çevresi) bölgesi de örgütün etki alanına girerek dahada güçlendi. İkinci dünya savaşı başlamadan önce Sovyetler kuzey batı, İngilizler de (1941) güney batı İranı işgal edince Şah yenilerek sürgüne gitti. İşgal ile beraber zayıflayan merkezi hükümetin durumundan yararlanan JEKAF da açıktan çalışarak büyük direnişler organize etmeye başladı. Bunun önderliğini de Gazi Muhammed yapıyordu.

Gazi Muhammed dindar bir aileden geliyordu, babası Gazi Eli tanınmış bir kadı ve din adamıydı; Mukriyan bölgesinde büyük bir etkisi vardı. Gazi Muhammed böyle bir aileden yetişmesine rağmen demokrat, aydın, ulusal bilinci üst düzeyde olan, çağdaş düşünen, sözünü esirgemeyen, dünyadaki gelişmelerden haberi olan bir insandı. Fransızca, rusça, arapça, farsça ve kürtçeyi iyi derecede biliyordu. Böylece iki kutuplu dünyanın gölgesinde, bölgesel şartların yardımı ve aydın bir insanın öncülüğünde bir Kürt Cumhuriyeti doğuyordu. Tabi bunda Sovyetlerin büyük etkisini de unutmamak gerekir. Bu etki ile Azerbeycan reisi Bakirov, Gazi’yi davet eder. Bakirof’un önerisi Sovyet tipi, Azerbeycana bağlı bir Kürt hükümetinin ilan edilmesi idi ama Qadı döndüğünde bağımsızlık ilan etti.

Böylece Kürdistan Cumhuriyeti veya tanınan ismi ile Mahabad Kürt Cumhuriyeti 1946 yılında Mahabat şehrinde, Gazi Muhammed tarfından ilan edildi. O dönemde güçlü aşiret örgütlenmeleri ve bağları olmasına rağmen ulusal bir düşünce ile milli bir devletin temellerini atmıştır. 1947 yılında yıkılan cumhuriyet dönemine göre çok demokratik bir pratik sergilemiştir. Alınan kararlar, yaşama geçirilen kültürel projeler ile dönemine göre çağdaş ve modern bir devlet durmundadır.

Kısa bir zaman içerisinde Cumhuriyettin ulusal marşı, şair Kani tarafından yazıldı. Bayrağı yapıldı, kadın ve gençlik örgütlenmeleri oluşturuldu, asker ve kolluk kuvvetleri belli bir sisteme oturtuldu. Kadın bakanlığı oluşturularak, o zamana kadar evinden ve çarşafın altından çıkmayan kadınlara büyük bir fırsat tanındı. Qazi’nin eşi Mina Xanım bakanlığın başına getirilerek aşiret örgütlenmesinin çok kuvvetli olduğu bir bölgede, kadına bir ayrıcalığın tanınması başlı başına bir başarı idi. Eğitim bakanı olan Menafi Kerimi öncülüğünde, 1913 yılında Mele Mıhemed Tucanzade’nin liderliğinde yayın hayatına başlayan “Kürdistan” Gazetesi de ünlü Kürt şairleri Hemın ve Hejar denetiminde haftalık olarak yayını sürdürerek 30-40 sayıya kadar yayınlandı. Bu alandaki en büyük yenilik Sovyetlerden getirilen bir maatba makinası oldu. Matbaanın gelmesi ile halk büyük sevinç gösterileri yapmıştı. Bu gelişme ile beraber “Niştiman”-Ülke ve “Xelk”-Halk dergileri (Bokan, Mahabat, Urmiye) yayın hayatına başladı. Eski matbaanın da Halala-Bokan şehrine götürülmesi ile yayın yaşamında devrim niteliğinde gelişmeler yaşandı. Artık kürtçe yazılar (fars alfabesine yakın olan bir alfabe ile), gazete, dergi, kitap basımı çoğaldı ve tamamıyla bir rönesans yaşandı. Eğitim sisteminde de değişikliklere gidilerek ilkokuldan 12 sınıfa kadar öğrenciler anadilleri ile eğitim gördü. Daha sonraki sınıflar farsça görüyordu.

Parti programında ilk kez axa ve reayanın, çalışanların haklarını düzenleyen yasalar konularak işçi hakları garanti altına alındı. Haklarının bilincine varan işçiler daha sonra Bokan ve Mahabad ta hükümete karşı isyan etti ama bu kolluk kuvvetleri ile feodal ağalar tarafından bastırıldı. Bu feodal ağalar aynı zamanda Cumhuriyetin yıkılmasında da rol aldı, el altından hükümet ile işbirliği yapıyorlardı.

Qadı Muhammed’in başardığı en önemli konulardan biri de ulusal bilinci halka kabul ettirmesi ve bunu halkın bilincine yerleştirmesi oldu. Çünkü o güne kadar aşiret sınırlarını ve şeyhlik düşüncesini aşamayan topluma ulusal düşünme ve davranma havasını empoze etmesini bilmişti. Umut ederiz ki bugün Qadının yolunda gittiğini ileri sürenlerde bu ulusal çerçevede hareket eder ve ulusal birlik çalışmalarına katılırlar.

Şoreş REŞİ

2018.11.07

Not: Yazı Yeni özgürpolitika’da yayınlandı.